Zihinsel yetersizliği olan bireyler, stresli durumlarda bir başkasının veya kendilerinin duygu, istek, ihtiyaç gibi zihinsel durumlarını anlamlandırmada zorluklar yaşayabilmektedir. Duygusal ihtiyaçlarını fark etmekte ve ifade etmekte güçlük çekebilirler. Daha önce bir afet durumu yaşamamış ya da bu konuda bilgilendirilememiş olan bireyler bu durumun ne anlama geldiğini kavrayamayabilir ya da nasıl davranması gerektiğini bilemeyebilirler. Yaşanan rutin dışı bir acil durum karşısında zihinsel yetersizliğe sahip birey, neler olup bittiğini anlamlandıramadığı için belirsizlik karşısında stres, baskı, korku, kaygı, endişe gibi zorlu duygular hissedebilir ve davranışları konusunda dirençli tepkiler verebilir. Bu da özel gereksinimlerini karşılayamadıkları zamanlarda kendilerini korumakta zorlanmalarına yol açabilir. Böyle olağan dışı durumlar herkes için duygusal anlamda zorlayıcıdır. Bu bakımdan, bir felaket ya da acil durum karşısında zihinsel yetersizliği olan bireylerin korunması amacıyla doğru adımların izlenmesi çok büyük önem taşımaktadır. Zihinsel yetersizliği olan bireyler, olağan dışı felaket durumlarında çevresindeki insanların yardımına ihtiyaç duyabilmektedirler.

BİREYLERDE DEPREM SONRASI GELİŞEBİLECEK OLAN FİZİKSEL VEYA RUHSAL TEPKİLER

  • Uykusuzluk ya da uyku süresinde artış

  • Kaygılı, üzgün ve depresif hissetme, boşluk hissi, keyif alamama, aktivitelere karşı isteksizlik

  • Yorgun ve bitkin hissetmek ya da tam tersi enerji artışı ve sürekli meşguliyet arayışı

  • Baş ağrıları, eklem ağrıları, strese bağlı karın ya da mide ağrısı

  • İçe kapanma, sosyal iletişimden uzak durmak istemek

  • Hafıza problemleri, unutkanlık

  • İştah artışı ya da azalması

  • Panik, öfke, suçluluk ya da utanç hissi

  • Her an deprem olabilecekmiş gibi korku ya da deprem gerçekten oluyormuş gibi hissetmek

  • Duygusuz ve donuk bir ruh halinde olmak, duyguların farkına varamamak ve hissizleşme

EBEVEYNLERDE DEPREMİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ

Ebeveynler olarak öncelikle afet ve felaket durumlarında olumsuz duyguları yaşamamızın çok normal olduğunu bilmeli ve bu duygularımızı kabullenerek iyileşme yolculuğunda çocuğumuza destek olmaya geçmeliyiz. Önce kendimiz duygularımızı regüle edebilmeli, daha sonra yardımcı olmaya çalışmalıyız. Çocuğumuza afet konusunda bilgilendirme yapmadan önce kendimizle ilgili dikkat etmemiz gereken en çarpıcı hususlar şunlardır;

  • Ben kendim bu durumdan nasıl etkilendim, neler hissettim, hissediyorum?

  • Yaşanan afet sonrasında kendi duygularımı düzenleyebildiğimi düşünüyor muyum?

  • Bu olay benim düşüncelerimde ve davranışlarımda nasıl bir değişiklik yarattı? Her zamanki tepkilerime yakın tepkiler mi veriyorum yoksa düşüncelerime ve davranışlarıma hala yaşanan felaketin etkilerini mi yansıtıyorum?

Bu soruların cevabını kendimiz açısından sorguladıktan sonra ikinci basamak, çocuğumuza afetler konusunda bilgilendirmeyi sağlıklı bir şekilde verebilmektir.

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞE SAHİP BİREYLERE YÖNELİK DEPREM BİLGİLENDİRMESİ VE SAĞLIKLI İLETİŞİM

  • Anlatımınızı yaparken sakin ve huzurlu bir ruh halinde olduğunuz zamanı tercih etmeniz çok büyük önem taşımaktadır. Hiçbir çocuk, panik ve korku hissi yaşayan bir ebeveynden “Korkma tatlım, korkacak bir şey yok!” cümlesini duymak istemez, güvenilir bir ebeveyn olmak için öncelikle kendi hislerinizle doğru orantılı cümleler tercih etmeye çalışın. Örneğin, “Korkunu hissedebiliyor ve çok iyi anlayabiliyorum, ben de aynı senin gibi korktum, korkmakta çok haklısın çünkü bu gerçekten beklenmedik ve korkutucu hissettirebilecek bir durum, bazen beklemediğimiz zamanlarda kontrol edemeyeceğimiz durumlar yaşayabiliriz, şu anda bilmeni istediğim şey, ailece birbirimize destek olarak bu durumu zaman içerisinde atlatacağız, gereken önlemlerimizi aldık ve güvendeyiz.

  • Çocuğunuzun zihinsel durumuna göre basit ve anlaşılır kelimeler kullanmaya özen gösterin. Mümkünse görüntülü anlatımlar daha çok akılda kalıcı olabilir. Görüntüleri seçerken gerçeğe yakın olmasına ancak travmatik unsurlar bulundurmamasına dikkat etmek gerekmektedir.

  • Deprem konusunda rasyonelliğin dışında ve gereğinden fazla detay paylaşmamaya özen göstermek gerekmektedir. Öncelikle çocuğunuzun konu ile ilgili sorularını dikkatle dinlemeli ve sorularına gerçekçi, açıklayıcı ve net yanıtlar vermelisiniz. Belirsizlik, en büyük kaygı kaynağıdır. Belirsizlikleri olabildiğince aza indirmeye çalışmak, kaygıyı azaltmaya yardımcı olacaktır.

NOT: Afet ve felaket durumlarında korku hissetmenin normal bir duygu olduğunu unutmamalıyız. Önemli olan olumsuz duygumuzu nasıl yönetebileceğimizi çocuğumuza aktarmak ve yol göstermeye çalışmak, kendimiz de çocuğumuza örnek olurken duygularımızı nasıl yönettiğimize tanıklık etmesine katkıda bulunmaktır. (Elbette her zaman bu mümkün olmayabilir, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeliyiz. Önemli olan, bu doğrultuda kendi duygularımızı fark edebiliyor olmak ve olumsuz duygularla sağlıklı bir şekilde başa çıkma yöntemlerini uygulamaya çalışmak, kendimiz başa çıkamadığımız durumlarda ise profesyonel yardım istemeyi göz ardı etmemektir.)

BİREYLERDE DEPREM SONRASI RUHSAL İYİLEŞME SÜRECİ

  • Günlük rutinimize dönmek, bizi güvende hissettirecektir. Rutinler belirsizlikleri azaltır ve normal yaşamımıza ve duygu durumumuza dönmemize destek olur. Bu bakımdan bir süre sonra rutin hayata dönebilmek için küçük adımlar atmak iyileşmeye başlamanın en önemli noktasıdır.

  • Sosyalleşmek insan doğasının gereği iyileştirici bir güce sahiptir. Mümkün olduğunca yalnız kalmamaya ve sevdiğiniz insanlarla zaman geçirmeye çalışı. Sosyal bir ortam, sizi ruhsal anlamda besleyecektir.

  • Bireyler için tüm yaşamsal ihtiyaçlar karşılandıktan ve güvenli ortam sağlandıktan bir süre sonra hala devam eden gergin ve olumsuz duyguları olumlu duygularla değiştirmek için sanatsal aktiviteleri gereç olarak kullanabilirsiniz. Örneğin ailece oyunlar yaratmak, boyama yapmak, müzik dinlemek ya da dans etmek sizi ruhsal anlamda olumsuz duygulardan uzaklaştırmak konusunda oldukça etkili olacaktır.

Ve son olarak, iyileşmenin bireysel bir süreç olduğunu ve herkes için iyileştirici tekniklerin değişkenlik gösterebileceğini kesinlikle unutmamalıyız. Herkesin ruhsal iyileşmesi kendine özgü değişkenlere sahiptir ve kişi kendi iyileşme yöntemini en iyi kendisi bilir!