Günlük yaşamda çevremizi nasıl algıladığımıza ve nasıl davranacağımıza duyu bütünleme sürecimizin ardından karar veririrz. Bu işlem hakkında oturup düşünmeyiz, otomatik işleyen nörolojik bir işlem olarak tanımlanmıştır. Yani duyu entegrasyonu temelde beyin işleyişi ile ilgilidir. Duyu bütünleme, tüm duyusal algıların mantıklı bir şekilde düzenlenmesi anlamına gelir. Vücudumuzdan ve dış dünyadan alınan tüm bilgiler, beynimizde organize edilir, yorumlanır ve kullanılır hale getirilir. Böylece kişi dış dünyadan gelen duyu bilgilerine adapte olur.
Duyu bütünleme terapisi ise 1960 lı yıllarda Amerikalı ergoterapist ve gelişim psikoloğu Jean Ayres tarafından, University of Southern California ‘da yapılan araştırma ve çalışmaların ardından geliştirilmiştir.
Duyularımız beşten fazla!
Duyular denince aklımıza 5 duyu gelse de normal duyusal sistemimiz aslında 7 bölümden oluşmaktadır.
Bu duyular çevreden gelen uyaranları algılamamızı sağlar ve adaptif cevap vermemize neden olur.
- Dokunma duyusu (Taktil duyu): En büyük organımız olan deride yer alır. Ağrıyı, ısıyı, basıncı algılamamızı sağlar.
Taktil duyu, anne ve çocuk arasındaki bağın kurulmasında çok büyük önem taşır.
- Proprioseptif duyu (Vücut farkındalığı): Kaslarda ve eklemlerde bulunur. Vücudumuzdaki uzuvlarımızın nerede olduğunun bilgisini bize verir.
- Vestibüler duyu (Hareket ve denge): İç kulaktadır. Yerçekimiyle ilişkili olarak vücudun dengesini korumayı sağlar.
- Koku duyusu: Burunda bulunan reseptörler sayesinde çevredeki kokuların farkına varırız.
- Görme duyusu: Gözün retina kısmındadır. Nesneleri renkleriyle ve uzamsal sınırlılıklarıyla algılamamızı sağlar.
- İşitme duyusu: Kulaktadır. Havadaki ses dalgalarını algılamamızı sağlar.
Tüm bu bahsedilen duyuların algısında sıkıntı yaşayan kişilere “Duyu Bütünleme Terapisi” uygulanmaktadır.
Duyu bütünleme terapisini yapacak meslek gurupları Ergoterapist, Fizyoterapist veya Dil ve Konuşma Terapisti olması beklenmektedir.